22 Haziran 2016 Çarşamba

Euro 2016 İlk tur maçları tamamlandı .

Euro  2016  İlk tur maçları tamamlandı . 

Dikkatimi çeken bazı başlıkları  paylaşayım dedim .

Öncelikle  ilk iki maçlar oldukça kısır skorlarla ve temkinli dikkatli maçlara sahne oldu . Bu da Avrupa futbolunun bence genel karakteristiğini yansıtıyordu . Öncelikle  artık kadro  kalitesi ne olursa olsun birçok Avrupa takımı , mücadele ve oyun savunması taktiği anlamında güçlenmiş ve futbolun mevcut güncel anlayışını  gücü ne olursa olsun başarılı bir taktik mücadele ile sürdürebiliyor ki bunun sonuçlarını da gördük . Birçok zayıf görünen takım gruplardan çıkabildi .

Son dakika golleri dikkat çekti
Mücadelenin son dakikalara kadar sürmesi , zayıf görünümlü takımların bile pes etmemesi oyunu bırakmaması birçok   + 90   sonrası ( 7 gol var )  gollerin olmasını sağladı .  

Favori’ler  ve Sürpriz Takımlar
Fransa – Almanya – İspanya  en büyük üç favoriden ilk ikisi gruplarını lider bitirdi .  İspanya  , turnuva ilk turları ardından herkes tarafından önemli favorilerin arasına adı yazan Hırvatistan’a yenilip  ikinci olarak gruptan çıkarak bence ilk turun önemli süprizlerinden birini yaptı .  Hırvatlar başarıları ve oyunları ile  en tatlı sürprizi yaptılar .  Bir diğer  önemli sürpriz  İngilizlerin Galler’e geçilmesiydi .  Beklenmedik en etkili perfomans bence İtalya’dan geldi . İki maç altı puanla grup liderliğini garantilemesi önemliydi .  Portekiz  yine beklentilerin altında kaldı ve  zar zor  üç beraberlikle grubu üçüncü bitirip  beklentilerin altında kaldı .

Sürpriz takımlara gelince :  Galler  , Slovakya , Polonya  , Macaristan , İzlanda    performasları ve aldıkları sonuçlarla  büyük başarılara imza attılar .
Belçika ilk maç ardından beklentilerin çok altında kaldı ama ikinci maçta toparlanmış bir görüntü çizdi . Son maçında da İsveç’i zor yendiler ,   ama çok şanslı bir fikstürde ilerleyebilir .

Superstarlar ne yaptı ?
Hayal kırıklıkları : Başta Ronaldo ilk iki maçta çok kötüydü , son maçta attığı iki golle hem turnuvalar tarihine geçti (  4 turnuvada gol atan , en çok gol atan oyuncu ) hem de yoluna Hırvatları geçebilrise finale kadar devam edebilecek bir şans yakaladı .

Robert Levandovski ‘de iyi oynayan takımında gol bulamadı .

Zlatan İbrahimovic :  Oldukça etkisiz kaldı ama kötü bir takımı var ve transfer aklını karıştırıyor , birde artık yaş da vurmuş babaya …Ama onu seviyoruz .

Rooney :  Başarılı bir ilk tur geçiremediği açık.

Grinzman ve Pogba :  İlk turların ardından özellikle Grinzman  beklentilerin çok altında kaldı ve takımdaki yerini dahi kaybetti .

Başarılı Superstar : Gareth Bale , gerçek bir star gibi parladı  , attığı üç golle  takımını sırtına aldı ve grup liderlğine taşıdı . Işıl ışıl parladı .Bravo Bale’e

Yeni superstar adayıDimitri Payet ,  Fransa’nın yıldızların söndüğü bir anda ortaya çıkıp ışıl ışıl parladı ve attığı mükemmel gollerlerde  ilk turun tartışmasız  en büyük starı oldu . Ev sahibine can verdi . Ne kadar ileri gideceklerini bence  Payet’in performansı belirleyecek

Dikkat Çeken Bazı oyuncular : En başta İzlanda kalecisi Hannes Holldorsson , İspanya ‘dan Moratta ,  Fransa ‘dan Kinsley Coman , Hırvatistandan İvan Perisic .. Gallerden Aaron Ramsey , Polonya’dan Arkadiusz Milik

Almanlar :
Onlar için ayrı bir başlık atmak gerek . Hiç zorlanmadan aslında  bazı mevkilerde sıkıntıları olduğu görülmesine rağmen çok kolay ilerliyor izlenimi veriyorlar .  Ama  bulundukları yol çok dikenli taşlarla dolu …

Gol Kralları : Açıkçası  turnuva başlangıcı itibarı ile  gol krallığının kısır kalacağını düşünüyordum ama üçüncü maçlarda üç gollü oyuncular gördük .  Bale ve  Moratta 

Türkiye’den tanıdıklar ne yaptı : 
FB’li Nani ve Bursaspor’lu Balázs Dzsudzsák  ilk turun ardından  iki golle , Mario Gomez’de tek golle  takımlarını bir üst tura taşımada önemli katkı verdiler .

Dikkatimi çeken en genç ve yeni yüz  yıldız adayları :  Polonyalı  Bartosz Kapustka  ve Türkiye’den Emre Mor .

Türkiye için 
Vasat bir eleme grubundan zorlukla üçüncü çıkan takım için , ülke içinde  özellikle başındaki teknik direktörün bilinen egolarının da etkisi ile yaratılan medya kampanyaları ve  objektiflikten ve cesaretten uzak basın mensuplarının  basiretsiz şakşakçı yorumlarının tesiri ile futbol gerçeklerinden uzak bir hava yaratıldı .  Reklam yıldızı topçu , hoca gazlı kampanyaları  ve  oluşturulan hayali bir “ motta “ ile  sanki Avrupa Şampiyonasının en büyük birkaç favorisi gibi bir algı yaratılmasının ne kadar içi boş ve bizim hayaller aleminde yaşayan bir ulus ve onun takımı olduğumuzu kanıtladı .   Son derece formsuz , kafası karışık bir oyuncu grubu ve teknik ekip ile  başarısız bir turnuva ve normal bir sonuç aldık .  Terim , Arda  gazının kaçmasını Emre Mor heyecanı ile tolere etmek bir nebze tat olarak damaklarda yer etti .  Takım oluşturmada Volkan Demirel ve  Ömer Toprak  gibi  oyuncuların  sorunların çözülememiş olması, hatalı oyuncu tercihli takım kurguları  kötü bir yöneticilik örneği olarak aklımda kalan bir noktadır . Yegane sorumlu olarak  Fatih Terim’i görmekteyim .

Fikstür terzisinin dengesi bozulmuş .
Öyle bir ikinci tur fikstürü oluştu ki  . Almanya – İngiltere – İspanya – İtalya - İngiltere – Fransa  takımları finale gidebilmek için birbirlerini yemek zorunda .
Diğer tarafta şu anki  form durumu ile  Hırvatistan direkt finale gidebilecek gibi görünüyor . En büyük isim Portekiz rakipleri olabilir mi bilemem ama zaten onlarla da bir sonraki son 16 turunda karşılaşacaklar . Burada ki diğer olası takımlar  Galler , Belçika , Polonya, İsveç gibi takımlar var … Çok ciddi bir terazi kayması var .

En iyi taraftarlar  :  İzlandalılar , Kuzey İrlandalılar ,İrlandalılar ve  İsveçliler

En çoşkulu Milli Marş Söyleyen Topçular : İtalyanlar

En unutulmaz an  :  Eden Hazard 'ın Belçika - İrlanda maçında orta sahadan aldığı topu  Türk yan hakemin solundan atıp sağından geçip çizgiye inip asiste dönüştürdüğü pozisyon . 

En kafiyeli takım : İzlanda  , takımdaki 22 oyucunun soyadı “ son” ile bitiyordu .  İstisnayı  bozan tek isim de  küçük bir harf farkı ve ülke futbolun belkide en büyük efsanesi  Eiður Guðjohnsen …

Ve ilk turun son sözü : İrlanda dedi ki " Biz BİTTİ  dedik "

İkinci turda tüm takımlara  bize  futbol dolu güzel  zamanlar geçirtmeleri dileğiyle başarılar .


6 Haziran 2016 Pazartesi

Şehir isterseniz size her an bir güzellik sunar : Uçurtmalar , Kuşlar , Kitaplar ...


Bu dünya güzel şehir tüm kahredici ve böğrünü delen kötülüklere, kötülere  karşı  sanırım  içinde ki güzel insanların hatırına , ruhuna uygun şekilde  inatla - eğer  isterseniz -  her an size güzellikleri sunmakta  çok cömert . Tıpkı  dünyamız, sihirli mavi küremiz , toprak anamızın cömertliği gibi . 

Yeter ki siz , sokağa çıkın , kendinizi onun kollarına bırakın. Sokak aralarına girme cesaretiniz halen varsa bu şehir halen size muhteşem tatlar sunuyor . Girmezseniz yavaş yavaş hepsini elinizden alıp yok etmeye doğru ilerliyor , bilesiniz ..
  

Önce Uçurtmalar
Bundan bir kaç hafta evvel tesadüfen izini sürdüğümüz uçurtmaları Kadıköy'de ararken , Maltepe'de yakalamıştık , gökkuşağına nazire yaparcasına rengarenk süzülürlerken gökyüzünde .


Sonra Kuşlar
Gecen hafta sonu tamamen tesadüf bir Kocamustafapaşa semti ziyaretinde  . Ruhu ve algısı açık dostumun keşfiyle Silivrikapı semtinin o dar ve bilinmez sokaklarında-  ki  tekrar gitsem bulamayacağım - bir kahvehanede  " Flurya Kuşları Ötüm Yarışması" na şahit olmanın şaşkınlığı ile tarifsiz bir tat almıştım .


Ve Kitap Denizinde Boğulmak
Bu hafta da  önce semtim Üsküdar'da ardından Kadıköy'de kitapların önüme duvar gibi dikilmesine şahit oldum  " Dur Yolcu !" dercesine . Önce Üsküdar , sonra 8. Kadıköy Kitap günlerinde .

Kalkedon  , yani mitolojik ironi ile Körler Ülkesinde ki  fuar çok başka tarifsiz bir haz sunuyordu insana . Görkemli ve şanlı ev sahibi ve  bir süredir suskun daimi sahipleriyle ..

Haydarpaşa Gar' ının  bir süredir suskun çocukları banliyö  trenleri her geçişte hüzün veriyordu bana , sıra sıra dizileri ve  kaderlerine terk edilişleri ile .

Ama son birkaç gün cıvıl cıvıl ve kıpır kıpırdılar oldukları , durdukları yerde . Çünkü yolcuları : Üç perona yayılmış  binlerce KİTAP ve onların iz sürücüleri , yani bizlerdik ve hep beraber çocuklar gibi şendik .

Bu defa kitapları  dizdik uç uca tren  yaptık ve bindirdik yorgun vagonları  kitaplara , çıktık uçsuz bucaksız bir yolculuğa ,  bilmem vagonların bir duygusu , ruhu olduğuna inanır mısınız siz ama , biz umursamadan inandık bu yolculuğa , Haydarpaşa Garı da arkamızdan su döküp uğurlarken bizi , küçük bir damla süzülüyordu üst kat pencerelerinden birinden ;  yolunuz açık olsun ,  uğurlar ola !

Ani bir ses de daha duyuldu tam bu sırada ardımdan

" Haydarpaşa da denize düştüm ! Hem de Gar' ın tam ortasına... Kitaplar derya deniz...." diye

Aylak Adam
2016 Haziran Başı
İstanbul'da

2 Haziran 2016 Perşembe

Bir Eğitim Hikayesi : Aklımı tutamadım kafa tasımda “ Uçtu , Uçtuuu”


Çalıştığım kurumun sunduğu bir eğitim seçeneğiydi “ Beyin ve İletişim “ (Sosyal Beyin)  . Seçerken , bu da ne acaba , bir bakmakta fayda var  diyerek  özgür irademle seçtiğimi söylemeliyim öncelikle . O popüler  “klişe” kişisel gelişim eğitimlerden biri midir diye de düşünmedim değil ? 


“Beyin nöronları ( hücreleri ) cayır , cayır yandı” gülüm keten helva.

Beyin de  “ yüz milyar “ hücre olduğunu öğrenerek başladık .  Pe tabi bu durumda bende ki  tepki “ Vay  be , çokmuş ulan ! “  şeklinde. Eh öğrenmeye başlayoruz usul usul  ...  Bu arada "beyin" eğitimine gelmişiz ya , eh o halde "çalıştır saksıyı"  diye farkında olmadan komutu göndermişiz abiye .   Akılda tabi  onlarca  klişe soru  dolanıp duruyor  . Eh ne de olsa  beyin bu ,  tüm makinenin patronu .  Hatta  öyle ki  "Ben,  Ben miyim ( o da neyse )  , yoksa beyin mi Ben ? "   en merak ettiğim sorulardan  biri .  O mu beni , ben mi onu yönetiyorum bir başkası ?     Çok alkol alırsam beyin hücrelerim ölür mü ?   Sigara ve beyin ilişkisi nedir ? ( En kritik sorum bu şüphesiz, Ama üstad ile sigara molasında buluşunca , soru önemini yitirdi tabi  )    Alzaymır olmamak için bulmaca çözmek çözüm mü ?   Var Allah var , uçuşup duruyorlar  …

Bir kere eğitmenimiz  bu konuya kafayı yormuş besbelli, belli ki tek günlük bir eğitim içinde sıkıntılı , zaman dar vesselam beyinleri yakmak gerek !

Öncelikle  sayın seyirciler değerli konuklar  bu  beyin , yanı sayın Beyin , biz ya da ben  değil .  Biz biziz , o ise sadece bir organ . Nasıl kalp, akciğer , dalak , böbrek her an hayatımızı karartacak kadar ya da hayat kaynağı olarak önemli ise  bu arkadaş da bizim için bir o kadar önemli . Eh  o halde önce  klişelerden ve önyargılardan sıyrılarak ( bu benim algım ) onu tanımamakla işe başlamak gerekir ki , eğitmenimiz de bunu yapıyor . Önce  bu organın (cihazın) ne olduğunu , nasıl çalıştığını anlatıyor ve  onun nasıl sağlıklı kalabileceğini , dolayısı ile  yaşam sürecimiz içerisinde  nasıl daha uzun süreli ve etkin kullanabileceğimizin ip uçlarını veriyor .

Önce  kendi malını tanı

Dolayısı ile  sonra işi biraz özele indirgeyip sendeki/bendeki  beynin ne olduğu kısmına giriyoruz , bilinen bazı klişeler herkesin merak ettiği sorular pek tabi ,neticede katılımcı kitleyi de doyurmak lazım . “ Sağ beyin , sol beyin “ baskın olan ne , özellikleri  ne ?  “ Aaa bak ben sağ , sen sol , a ha bak ne kadar da beni anlatıyor ! “ diye  şaşkınlığa düşmemiz lazım ki  , öncelikle  eğitimin hakkını önce  bir kendimizce verelim  " İşte bu iyi eğitim ha dostum "  . Tatmin duygusu  olmadan biz bu eğitime belki de soğuk bakacağız ne malum. Zaten işin sonunda da anlıyoruz ki bu beyin denilen arkadaş zaten bir "konformist"  ve bir “ haz” müptelası ki o da ayır konu , neyse  .  Ben mesela sağ beyni baskın bir adam olmam gerekirken ( Her insanın doğuştan öyle olduğunu öğreniyoruz bu arada )  şimdilerde    hem sağ  hem solu neredeyse eşit kullanıyorum diye çıkıyor testlerim . Düşünüyorum da  , yıllar benden neler de alıp götürmüş , aslan gibi sağ beynimi kullanmak yerine sol beyinli bir adam olup çıkmışım biraz da mizahi bir iç burkulması ile  .  Sonra düşünüyorum “ sol” daima iyidir diye , sonuçta  kaldırımsız bir yolda , soldan yürümek doğrusudur şüphesiz diye . Ne de olsa  asfalt ve otoban bir yol değildi bizimkisi başlangıçta  .  Sol zaten bilirsiniz ki  hep korkulan , zor olan ve istenmeyendir . Dolayısı ile ancak çalışarak ulaşılabilecektir bir kısımımız bu beceriye. Her ne kadar konuyla alakasız gibi görünse de bu anlamı da benim için manidar bir  tespit oluyor şüphesiz . Birden sevdiğimi anlıyorum bu “ Sol Beynimi “

Ha , birde  dişi-erkek beyin  ayrımı var ki ( her ne kadar cinsiyetten bağımsız  bir  ayrım ve özellik olarak vurgulansa da  , yine de ister istemez iş cinsiyetçi bir noktaya espirilerle de olsa kaydı   ) dişi - erkek olgusuyla ,  bu iki baskın beyin arasında  çarpıcı farkları ve bunun bilinmezliği durumunda iletişimde nasıl facia sonuçların ortaya çıkabileceği ya da  işlerin ne kadar kolay çözülebileceğini görümek de mümkün olabildi . Sonuç da  sen de beyninin dişi mi , erkek mi olduğunu  , elindeki  işaret ve yüzük parmaklarının boylarından ölçebilirsin .  Yüzük uzunsa erkek , işaret uzunsa dişi , işte hepsi bukadar kolay , gerisi sana kalmış .   Sonuç ne derseniz , ideal olanı, sağ ya da sol , dişi ya da erkek beyin olsun , her ikisini de birbirine yakın noktaya getirmek , zaten uğraş çaba ve çalışmalarda aslında bunları dengelemek üzerine yoğunlaşıyor ...

Beyinsizsiniz

İroni her yerde o yüzden bu başlığı  nereye çekerseniz o !  Günün sonunda ki yegane sonuç da zaten bu . Her iki yönüyle de . Yani sonuçta  ya “ Beyin Sizsiniz” ya da  “beyinsizsiniz”e gelip bağlıyorum konuyu .  İkinci kısmını “ Kalpsiz”, “Ruhsuz”,”Dalaksız” . gibi benzetmelerle söylemek de abes olacak şüphesiz ama söylüyorum işte .   Ama işte  “ Beyin burada cayır cayır yanıyor”  . Ne yapacağız şimdi bu BeyinSizsiniz  ve beyinsizsinizler arasında . Eh zaten hal ve gidişat da bunu kanıtlamıyor mu ? Her neyse konudan sapmayalım , devreleri yakmayalım. Kıssadan hisse , siz siz olun “ Beyin-siz olun “  diyerek bağlayalım

Eğitimden (Ç)aldığım notlardan


Dikkat her şeydir , Dikkat yoksa , dikkat etmiyorsan , beyin boşa çalışıyor ,işe yaramıyor, gerisi gazel
Neye odaklanırsan , onu görebilirsin , dolayısı ile algını sürekli açık tutma becerini, yani dikkat becerini yükseltmen gerekir .

"Nöroplasite"  kavramı nedir , araştır bak , öğren . Geliştirilebilir  unsurlar üzerine çalış
Sağ-Sol beyin dengesi önemlidir . Dolayısı ile bunu geliştirmek gerekir .

Çok acayip egzersizler var . Biz eğitimde topluca yaptık . Sokakta veya iş ortamında veya bir yerlerde yapsanız , işiniz biraz zor size “ Beyinsizsiniz” gibi “ bön bön “ bakarlar . Ama çok eğlenceli ve komik tarafı bile  farklı bir şey olduğunu anlatmaya yeter . Bakın araştırın derim .
Bir kere “rutin” beyni tembel ve işlevsiz yapıyor . Stabil yaşam tarzını terk et , her an her yerde , yapamıyorsan bile , günlük mutlaka en az birkaç zaman aralığında  her zaman yaptığından farklı bir şey yap .Mesela  farklı yoldan yürü , dişini ters elinle fırçala , ters elinle her gün bir cümle yaz  vs vs. ( Araştırın)

( Kişisel notum :  Sık sık rutin dışı değişiklikler yap ve sürdürülebilir kıl. Sürekli yapılan şeyler alışanlığa dönüşür .  Örneğin sürekli bulmaca çözerek alyazmırı yenemezsin, kendini , babanı veya anneni  de kandırma . )
Farklı konular da oku  ( farklı tip ve içerikte kitap-makale), izle ( tarzın olmayan bir film-dizi- tiyatro), Spor  ( Örneğin körling  yapmayı dene )   vb .

Beyin organdır . Her organ çalıştıkça egzersiz yaptıkça güçlü ve uzun ömürlü kalır . Yani hareket etmek , spor yapmak nasıl beden sağlığı için öneriliyor ise aynı şekilde  beyninde bundan farkı yok , aynı şeylere ihtiyacı var .
"Brian Gym" i araştır , öğren uygula .

Bazı egzersizler :  Enerji egzersizleri , Gevşeme  egzersizleri , Odaklanma Egzersizleri , Çaprazlama Egzersizleri
Beyinin zaman kavramı : Şimdiki zaman ve geniş zaman sever .

ÇABALA ! DEVAMLI ÇABALA

“Hmm “ hesabı tüyolar

Soru sorarken “Gerçekten almak istediğin cevabın “ sorusunu sor . ( Sigara – İncil – Papaz hikayesi )
Beden dilinde “ Aynalama” yapmayı öğren . Rol Modellerini düşün , çocukluğunun kıymetli özelliklerini keşfet .

Öğrenme ve çalışma alışkanlıkları çocukluk evresinde  8-12 yaş arasında olur  biter ( geçmiş olsun !)
Beynini her gün şaşırt ( Bak dikkat , kendini demiyorum , beynini . )  Sen , sensiz  unutma , Beyinsensin, onu şaşırt ! Hem de her gün !

Okunacak  birkaç kitap önerisi
John Medina – Beyin Kuralları 
İncognito-Beynin Gizli Hayatı
Maria Konnikova - Sherlock Holmes Gibi Düşünmek

Oyun
Set
Sudoku
Kendoku

 
Müzik
 
Albüm :
Emerson, Lake, and Palmer -  Brain Salad Surgery

Ve bir şarkı :  
Eh tabi tüm bunların sonunda beyni biraz serin tutmak gerek gari diye düşündüm ve size  Bulutsuzluk Özlemi’nin bu şarkısı ile  veda edeyim dedim ...

“Sabah oldu kalktım,
Elim bosa gidiyordu.
Gitarımın alt teli kopmus,
Arayıp bulamıyordum.
Aklımı tutamadım, kafatasımdan
Uçtu uçtu.”

Eğitmenimiz  Sayın Şafak Demirel ‘e  teşekkürlerimle...

Aylak Adam
Haziran Başları 2016