Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Modern Sanat Müzesinde 2016
yılındaki ilk ana sergisi “YOK OLMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir
Sergi” yi ziyaret etme şansı bulduk ( Tayfalar ) . Sergi tasarım ve manası
özellikle de zeytin ağaçlarının kullanımı şahsen beni çok etkiledi
Yoko Ono'nun " Ex It" isimli çalışmasını paylaşmak
isterim ...
Yoko Ono
Ex It 1997-2007
Ahşap tabutlar , zeytin ağaçları ve ses yerleştirmesi
İstanbul Modern Sanat Müzesi Kolleksiyonu
Sanatçı Bağışı
Popüler siyasi kimliği ötesinde , kavramsal sanat ve
özellikle performansı , müzik ve multimedya alanın öncü isimlerinden Yoko Ono
hakkında sayısız retrospektif , belgesel ve yayın yapılmış , çok yönlü ve
üretken bir sanatçı . Farklı alanlarda ortaya koyduğu çalışmaların ortak
öelliği , yalınlık , şiirsellik ve vuruculuk . Sanatçının İstanbul Modern ‘e
bağışladığı “ Ex It “ 1997’den beri çeşitli ölçülerde ve farklı meyve fidanları
ile yaptığı mekana özgü bir yerleştirme . Yerleştirmede kadın , erkek ve
çocuklar için farklı ebatlarda yapılmış 50 ahşap tabut ve zeytin ağacı fidanı
bulunur basit ve kaba bir işçilikle yapıldığı belli olan tabutlar , doğal bir
felaket ya da savaş sonrası aceleyle kurulan kurulan bir toplu mezarı
çağrıştırır . Bu “ mezarlıktaki” nereden geldiği belirsiz kuş sesleri ,
sanatçının kuş seslerini kendi sesiyle karıştırarak tasarladığı bir ses
yerleştirmesidir . Her bir tabutun kapağından ve daha ziyade ölünün yüzünün
görülmesi gereken boşluktan dışarıya uzanan ve gün geçtikçe büyüyen zeytin
ağacı fidanları görülür . Ölümü simgeleyen tabutların içindeki zeytin ağaçları
tarih boyunca barışın , yeniden dirilişin ve ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul
edilir . Kuş sesleri ise doğanın gücüne ve enerjisine işaret eder.
Yerleştirmede birbirine karşı görünen unsurlar birbirini tamamlar , yaşam ve
ölüm sürekli birbirinden doğar , ikisine de anlam kazandıran ve dngüyü devam
ettiren ise doğadır . Yoko Ono’ya göre “ Ex It” bir süreklilik olarak yaşamın
ta kendisidir . Ölüm ise “ yenilenme ve süreklilik vadiyle dopdolu yeni hayatı
vücuda getirir.
Birde aklıma
Nazım'dan şu satırlar geldi tabi ...
"...
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle
çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten
korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak
yanı ağır bastığından. " Nazım -
1947