17 Şubat 2016 Çarşamba

Yoko Ono'dan " Ex It "

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Modern Sanat Müzesinde 2016 yılındaki ilk ana sergisi “YOK OLMADAN: Doğa ve Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Sergi” yi ziyaret etme şansı bulduk ( Tayfalar ) . Sergi tasarım ve manası özellikle de zeytin ağaçlarının kullanımı şahsen beni çok etkiledi

Yoko Ono'nun " Ex It" isimli çalışmasını paylaşmak isterim ...

Yoko Ono
Ex It 1997-2007
Ahşap tabutlar , zeytin ağaçları ve ses yerleştirmesi
İstanbul Modern Sanat Müzesi Kolleksiyonu
Sanatçı Bağışı

Popüler siyasi kimliği ötesinde , kavramsal sanat ve özellikle performansı , müzik ve multimedya alanın öncü isimlerinden Yoko Ono hakkında sayısız retrospektif , belgesel ve yayın yapılmış , çok yönlü ve üretken bir sanatçı . Farklı alanlarda ortaya koyduğu çalışmaların ortak öelliği , yalınlık , şiirsellik ve vuruculuk . Sanatçının İstanbul Modern ‘e bağışladığı “ Ex It “ 1997’den beri çeşitli ölçülerde ve farklı meyve fidanları ile yaptığı mekana özgü bir yerleştirme . Yerleştirmede kadın , erkek ve çocuklar için farklı ebatlarda yapılmış 50 ahşap tabut ve zeytin ağacı fidanı bulunur basit ve kaba bir işçilikle yapıldığı belli olan tabutlar , doğal bir felaket ya da savaş sonrası aceleyle kurulan kurulan bir toplu mezarı çağrıştırır . Bu “ mezarlıktaki” nereden geldiği belirsiz kuş sesleri , sanatçının kuş seslerini kendi sesiyle karıştırarak tasarladığı bir ses yerleştirmesidir . Her bir tabutun kapağından ve daha ziyade ölünün yüzünün görülmesi gereken boşluktan dışarıya uzanan ve gün geçtikçe büyüyen zeytin ağacı fidanları görülür . Ölümü simgeleyen tabutların içindeki zeytin ağaçları tarih boyunca barışın , yeniden dirilişin ve ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilir . Kuş sesleri ise doğanın gücüne ve enerjisine işaret eder. Yerleştirmede birbirine karşı görünen unsurlar birbirini tamamlar , yaşam ve ölüm sürekli birbirinden doğar , ikisine de anlam kazandıran ve dngüyü devam ettiren ise doğadır . Yoko Ono’ya göre “ Ex It” bir süreklilik olarak yaşamın ta kendisidir . Ölüm ise “ yenilenme ve süreklilik vadiyle dopdolu yeni hayatı vücuda getirir.


Birde aklıma  Nazım'dan şu satırlar geldi tabi ...


"...
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

                                      yaşamak yanı ağır bastığından. "   Nazım - 1947